İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı? İslamiyet Dönemi Türk Edebiyatı?



İslamiyet öncesi ve İslamiyet dönemi Türk Edebiyatı hakkında önemli gelişmeleri derledik.


Arkadaşlar Lütfen Destek İçin Sitemizi Paylaşırmısınız...


İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı? İslamiyet Dönemi Türk Edebiyatı?

Türk edebiyatı üç ana başlığa ayrılır. Bunlar İslamiyet öncesi, İslamiyet dönemi ve Batı etkisinde gelişen olmak üzeredir.

İslamiyet Öncesi: Sözlü Dönem

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı 3. yy ile 10. yy arasında devam ederek sözlü ve yazılı olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Türkler henüz yazıyı kullanmaya başlamadığı zamanlar sözlü edebiyat gelişmiştir. Sözlü edebiyat 3. ve 6. yüzyıllar arasında devam etmiş, temelleri dine dayalıdır. Sığır, şölen ve yuğ ismi verilen törenler dinsel törenlerdir. Koşuk, sav, sagu ve destanlar belirli törenlerde okunurdu. Şiirler kopuz adı verilen çalgı ile ozanlar (şaman , baskı gibi isimleri de vardır) tarafından genelde doğaçlama bir şekilde okunurdu. Sözlü edebiyatta yazılan şiirler kulaktan kulağa nesilden nesle aktarılmıştır. Sade bir tercih edilmiştir. Sözlü edebiyat ile ilgili öğrenilenlerin çoğu Divan-ı Lügat-it Türk’ten öğrenilmiştir.

Sözlü Dönem: Törenler

Sığır töreni Türk edebiyatına has av için yapılan törenlerdir. Yapılmasındaki amaç halk birliğini güçlendirmektir. Toplumun en yüksek rütbeli kişisinden en basitine herkesin büyük önem verdiği bu tören sözlü edebiyatın gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Sığır törenleri sırasında şiirler okunmuş, bu sayede avın bereketli geçeceğine inanılmıştır. Ayrıca ozanlar av anını anlatan şiirler ve menkıbeler de okumaktaydı. Eski Türklerin yaşam tarzı düşünülünce sığır törenlerine neden büyük önem verdikleri kolayca anlaşılabilir.

Şölen törenlerine aynı zamanda şeylan da denilmektedir. Diğer törenler gibi bu tören de dini olsa da birliği güçlendirmek amaçlanır. Bu törende kurbanlar kesilerek tüm Oğuz boyları arasında paylaştırılır. Kesilen kurbanın dağıtılan parçalarına söğük adı verilir. Her Oğuz boyunun kurbandan hangi parçayı alacağı önceden belirlenmiştir. Bu tören sayesinde Oğuz boyları her yıl birleştiği için toplumdaki birlik beraberlik duygusunu güçlendirmiştir. Törenler sırasında destanlar, hikayeler anlatılır; şiirler okunarak eğlenilirdi.

Yuğ töreni, ölen kişiler için yapılan törenlere denir. Tören sırasında bir at ya kurban edilir ya da kuyruğu kesilir, şiirler okunur, ağıtlar yakılırdı. Ayrıca törene katılanlar saçlarını kesip, yüzlerine çizik atarlardı. Ölen kişinin mezarına balbal (mezar taşı) dikilirdi. Yuğ törenleri genelde savaşçılar ve yöneticiler için yapılmaktaydı. Okunan şiirlerin ölünün ruhunu rahatlatacağına inanılırdı.

Koşuk şölen törenlerinde okunan şiirin adıdır. Aşk (lirik), doğa (pastoral) ve yiğitlik (epik) konuları işlenir; dörtlük ile yazılır ve hece ölçüsü kullanılırdı. Koşuk sözlü edebiyattan sonra önce koşmaya ardından gazele dönüşmüştür. Sav eski dönemlerdeki atasözüdür. Bazıları ses değşiklikleriyle günümüze kadar gelmiştir. (Tag taga kavuşmas, kiş kişike kavuşur/ Dağ dağa kavuşmaz, kişi kişiye kavuşur). Sagu yuğ törenlerinde okunan ağıt şiirin adıdır. Ölen kişinin kahramanlıklarından bahsedilir. Yedili hece ölçüsü ve dörtlük kullanılarak doğaçlama söylenir. Destan ise kahramanlık konularını ele alır. Bir karakterin yaşayışı anlatılır. Zaman, mekan ve olay örgüsü kullanılır. 8 ile 11’li hece ölçüsü kullanılır ve uzundur. Destanlar tarihi kaynak niteliği taşır, coşkulu bir anlatım dili kullanılır, dinleyicinin dikkati olayın kahramanına yönlendirilir. Destanlar kutsal değillerdir.

İslamiyet Öncesi: Yazılı Dönem

Yazılı dönem Orhun alfabesiyle yazılan Orhun Yazıtları ile başlar. 6. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar devam eder. İlk edebi nitelik taşıyan yazılı eser olan Orhun Yazıtlarında ve bu dönemin eserlerinde sade bir dil kullanılmıştır. Yazıtlarda savlara ve destanlara yer verilmiştir. Yazılı dönemde eserler hem Uygurca hem Göktürkçe verilmiştir. Orhun abidelerinden önce yazılan Yenisey Yazıtları zamanla tahrip olmuştur. Tahribattan dolayı okunamayan Yenisey Yazıtları ilk yazılı kaynak olarak kabul edilmemektedir.

Orhun yazıtları altı adet dikili taştan meydana gelmektedir. Ancak bunların üç tanesi önemlidir. Moğolistan sınırları içerisinde bulunur.          Kullanılan dil dış etkilerden uzaktır. Aliterasyon (ses benzerliği) kullanılmıştır. Bilge Kağan döneminden kalma bu taşlar geçmiş ile ilgili önemli bilgiler barındırmaktadır. Her dikili taşa bir isim verilmiştir. Türk ve Türkçe adı bu yazıtlarda ilk kez geçmiştir. Normalde sağdan sola yazılan Göktürk alfabesi (38 harften oluşur) Orhun Yazıtları’nda yukarıdan aşağıya olmak üzere yazılmıştır. 1889 yılında Rus bir tarihçi tarafından bulunan Orhun Yazıtları, 1893 yılında okunmuştur.

Kültigin Anıtı, Orhun Yazıtları’ndan biridir. Kül Tigin’in ölümü üzerine yapılmış, 3,35 metre uzunluğunda olup kireçtaşı kullanılmıştır. Yazıt Kül Tigin’in kardeşi Bilge Kağan tarafından yaptırılmış, Kül Tigin’e olan minnetini göstermiştir. Yazıtta anlatılanlar Bilge Kağan’ın gözünden anlatılır. Yazıtın bir yüzünde Çince yazılar mevcuttur. Türkçe yazılar Yollug  Tigin tarafından, Çince yazılar ise Xuan Zong tarafından yazılmıştır. Yazıtta kurttan süt emen çocuk figürüne ve dağ keçisi damgasına rastlanır. Yazıtın doğu kısmı (yıldırım düşmesi sebebiyle) ve yazıtın altında bulunan kaplumbağa kaidesi ise zamanla tahrip olmuştur.

Bilge Kağan Anıtı, Bilge Kağan’ın oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılmıştır. Yazıtta Kül Tigin’in ölümünden sonra yaşananlar ve devlette yaşanan gelişmeler yine Bilge Kağan’ın ağzından anlatılmıştır. Bilge Kağan’ın ölmesi üzerine yapılan bu anıtın bir yüzünde Çince yazılar bulunmaktadır. Tonyukuk Anıtı iki dikilitaş halindedir. Bile Kağan’ın babası Tonyukuk, bu anıtı kendi diktirmiş yazıları kendisi yazmıştır. Çin ile ilişkiler ve Tonyukuk’un neler yaptığından bahsedilir.

Bilge Kağan’ın ölümünün üzerinden geçen 10 sene ardından Göktürk Devleti yıkılmış ve Uygur Devleti kurulmuştur. Uygurların da yazılı edebiyata katkıları dokunmuştur. Verilen eserlerde Soğd alfabesinden yola çıkarak hazırladıkları 14 veya 18 harflik Uygur alfabesi kullanılmıştır. Uygur alfabesi kullanılarak verilen en önemli iki eserin adları Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek’tir.  Mani dinini benimseyen Uygurlar, verdikleri eselerde Budist-Maniheist hikayelere yer vermişlerdir.

Altun Yaruk 10. yüzyılda Singku Seli Tutung tarafından Çinceden çevrilmiş bir eserdir. Altın Işık anlamına gelir. Çinceden çevrilmiş olsa bile Uygurların dini inançlarını ve ulusal özelliklerini anlattığından önemli bir eserdir. Çoğu düzyazı halinde olsa da içinde manzumlar da bulunmaktadır. Catikler ve sudurlar ismi verilen Uygurların kullandığı edebi türler ile yazılmıştır. Catik dini öğreti veren uzun masallara denir. Sudur ise verilen vaazlardır. Altun Yaruk eserinde geçen hikayelere örnek verilmesi gerekirse Şehzade ile Aç Pars, Kalyanamkara apamkara ve Çaştani Bey hikayesi verilebilir. Sekiz Yükmek  Budizm dinin yaymak, tanıtmak amacıyla, sudur türüyle yazılmış bir eserdir. Sekiz Işık Demeti anlamına gelir.

Uygur Alfabesi, Uygurlar tarafından yazılmış bir diğer önemli eser ise Irk (kehanet) Bitig (kitap)’dir. Bir kehanet kitabıdır. Kitap okunurken dört taraflı üç adet çubuk atılır ve gelen sayıya karşılık gelen fal okunurdu.


Blog Forum

5445 Blog Yazdı...

Yorumlar