İlahiyat Fakültesi Okumak Zor Mu? İlahiyat Fakültesinde Okumak?
Çocuğum İlahiyat Fakültesi Okursa Daha Dindar Bir Birey Olur Mu?
Toplumumuzda özellikle muhafazakar olarak tanımlayabileceğimiz ebeveynlerin, çocuklarının geleceği ile ilgili endişe ettikleri konulardan biri de evlatlarının dinlerine muhalif olacak şekilde yanlış yönlere sapması ve bir bataklığa saplanmasıdır. Bu sebeple bilhassa dinî hassasiyet sahibi ebeveynler çocuklarının sürekli olarak din ile temas halinde olabilecekleri ve onlara dinlerini sevdirip benimsemelerine yardımcı olabilecek kişilerin bulunduğu bir ortam içerisinde bulunmalarını diler. Bu sebeple çocuklarını her fırsatta dinî kimliği olan kurum ya da kuruluşlara yönlendirme gayreti gösterirler. Peki gerçekten de bu durum bir çocuğun dindar bir birey olmasına katkıda bulunmakta mıdır? Yoksa istenilenin aksine bu tavır ve tutum çocuğu dininden uzaklaştırıcı bir etkiye mi sahip olacaktır?
Çevre ve Kimlik
Bireyin kimlik inşasını etkileyen birçok faktör söz konusudur. Bu faktörlerin en bilindiklerinden olan çevre ve kültür aynı zamanda bireyin kimlik inşasında çok güçlü konumlara sahiptir. Çevrenin birey üzerine olan yadsınamaz etkisi gerek sosyologlar gerekse psikologlar tarafından defalarca gözlemlenmiş ve kayıt altına geçirilmiştir. Bu noktadan baktığımızda çocuğumuzun dinî kimlikleri ile ön plana çıkan ortamlarda bulunması elbette onun gündemine dini belirli bir ölçüde taşıyacaktır ancak bu bireyin dine karşı olumlu bir tavır takınacağının garantisini bizlere hiçbir şekilde sağlayamaz. Yargılarımız bulunduğumuz çevreden aldığımız verilere göre şekillenir. Yani çocuğunuz içerisinde bulunduğu ortamı hangi isimle anıldığına göre değil o ortamın içindeki insanların tavır ve tutumlarına göre yargılayacaktır.
İlahiyat Fakültesi ve Dindarlık
İlahiyat Fakültesi elbette dinî ilimlerin diğer fakültelere nispetle çok daha yoğun bir şekilde öğretildiği bölümlerden biridir. Bu sebeple dindar ebeveynler çocuklarının dinî kimlik inşa etmesi için ilahiyat fakültelerini diğer fakültelere göre daha faydalı görebilmektedir. Bu tutumun tamamen gerçek dışı olduğunu iddia etmek ne kadar yanlışsa tamamen doğru olduğunu vurgulamakta o kadar yanlış olacaktır. Dinî kimliğin oluşumunda birçok etken söz konusudur ve yukarıda da değinildiği üzere önemli olan nerde değil kimlerle olduğumuzdur. Bunun sebebi yargılarımızı oluştururken kurumlara değil o kurumları oluşturan insanlara bakıyor olmamızdır. Bir Kur’an kursunda dayak yiyen ya da bir Cuma namazında cemaat tarafından azarlanan bir çocuk dine negatif bir algı geliştirebilir. Yani çocuklarımızın dinî kimliğini inşa etmek için yapmamız gereken onları kalıplaşmış kurumlara hapsetmek değil onlara Muhammedî bir ahlak ile örnek olmaktır.
