Astrolojiyi Bulan Kim? Astroloji Nasıl Ortaya Çıktı? Astroloji Gerçek mi?
Astrolojinin Tarihi
Astroloji, tarihi bakımından yazı kadar eskiye dayanmaktadır. Astroloji evrensel olmasının yanında kültürel olarak farklılık göstermektedir. Örnek vermek gerekirse;Hindistan’ın , Mayalıların, Çinlilerin birbirinden farklı astrolojileri vardır.
Batı ve İslam dünyasındaki astroloji ise M.Ö. 1000’lerde Babil’de başlamaktadır. O zamanlar din adamları Mezopotamya’da gökyüzüne, yıldızlara bakarak Tanrı’nın ne istediğini anlamaya çalışarak kralın tercihlerinde yardımcı olmaya çalışmışlardır. Bu gibi durumların sonucunda günümüzdeki astroloji ve burçlar ortaya çıkmıştır.
Bir bilim dalı haline gelmesi ise M.Ö. 1500’lere dayanmaktadır. Astrolojinin bilim dalı haline gelmesinde Batlamyus’un katkıları büyüktür. Batlamyus, Tetrabiblios isimli eserinde ay, güneş ve yıldızların insan davranışları üzerine etkisini açıklamıştır. M.S. 800’lerde astroloji islam medeniyetlerine geçiş yapmıştır. Müslümanlar astrolojiyi daha çok matematiksel temellere oturtmuştur. Matematiksel verilere oturtmanın asıl sebebi ise trigonometri olmuştur. Trigonometri geliştikçe islam dünyasındaki astroloji de gelişmiştir. Özellikle el-Belhî’nin el-Medhalü’l-Kebîr adlı kitabı astrolojik hesaplamaların olduğu temel bir eser olmuştur.
Fakat astrolojinin popülerleşmesi sonucu M.S. 900’ler ve 1100’ler arasında eleştirilerin odağı olmuştur. Yunan astrolojisinde elle tutulur bir eleştiri bilinmemekle birlikte ilk düzgün astroloji eleştirisini Müslümanlar yapmıştır. Mesela, İbn Sina gibi bazı düşünürler astrolojinin varlığına itiraz etmemişler ama insanların astrolojinin ilkelerini bilemeyeceğini düşünmüşlerdir. Yani yıldızların insanlar üzerinde bir tesiri vardır ancak bunu bizler bilemeyiz, yıldızlar ile insan davranışları arasında nedensel ilişkiyi anlayamayız şeklinde bir eleştiri getirmişlerdir. Astrolojinin gerçek olmadığı yönünde de eleştiriler mevcuttur.
1100’lerde astroloji Batı’ya geçiş yapmıştır. M.S. 1300’lerde ise Chaucer’in astroloji üzerine yazıları ortaya çıkıyor ve astroloji birden çok popüler oluyor. Marcus Manlius’un 1473’de Astronomicon i-adlı klasik eseri yayınlanıyor ve astroloji Batı’da bilimsel bir hakikat olarak kabul görülmeye başlıyor. Ancak 1700’lere geldiğimizde, Newton’un Aristoteles fiziğinin yıkmasıyla burçların dayandığı bilimsel zemininin de yıkıldığı düşünceleri ağırlık kazanıyor.
Bunların ışığında 1700’lerden sonra akademik alanda burçların sözde bir bilim olduğu fikri hâkim oluyor. Bu bilgilerin ışığında astroloji hem Batı hem de İslam dünyasının ortak mirasıdır. Başta bahsettiğimiz Çin ya da Orta Amerika astrolojisi gibi başka astrolojiler bu anlattıklarımızdan bağımsız bir şekilde gelişmiştir.