İnsan Neden Kendini Güçsüz Hisseder? Duanın Gücü İle İlgili Sözler?
İnsanın kendi güçsüzlüğünü zaafını bilmesi büyük bir erdem olarak görülürken, kibri ise bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Kendini bilen, alçakgönüllü ve mütevazidir. Yaratıcısına karşı kibirlenen insan ise ya O’nu bilmiyordur ya da kendini. İşte bu zayıflık hissedildiğinde gerçek manada dua olarak geriye döner bu halin arzı. Dua, insanın Rabb’ine her an kavuşmasını, Rabb’i ile her an buluşmasını sağlar. Çünkü dua, Rabb’e karşı duyulan sevginin eseri olmaktadır. Allah duayı her an, her şekilde kendisine sunulmasını sever. Çünkü insan sevdiğine derdini, sevincini anlatır. Derdini, sevincini, isteklerini Allah’a anlatan insan, O’na duyduğu sevgisini ispatlar niteliktedir. Nitekim hadis-i şerifte; ‘Allah, kendisinden bir şey istenilmesini sever. İbadetin en faziletlisi, inanın (dua edip de duasının neticesinde) sıkıntısından kurtuluşunu beklemesidir. ‘ buyurulmuştur.
Sıkıntısı Olmayan İnsan
Dua, kusursuz yapıldığında ( bu demektir ki duaya ümitsizlik zehri yüklenmediği zaman) insana kuvvet verir, hissiyatını, moralini, canlılığını arttırır. Sıkıntısı olmayan insan genel olarak duadan uzaklaşır. Tam bu esnada Allah kulunun kendisine yönelmesi için kuluna verdiği çeşitli sıkıntılarla ona dua yolunu açar. Bu yol ki, insanın kendisini ve Rabb’ini tanımaktan geçer. Güzel bir sözde, Rabb’in kuldan arzusu açıkça anlatılır. ‘Eğer yaşadığın olaylar, senin kalbini kırmışsa üzülme. Mevla onu mahsus kırdırmıştır. Kendini bulman için… Ben kırık kalplerleyim, diye açık adresini resmen ilan etmemiş miydi? Eğer bu dünyada belalarla uğraşmışsan, Hakk’ın seni sevdiğini bil. Bu ezel kısmetidir anla.’ İsteklerimizin haddi hesabı yok. Onlara ulaşmak için araç olarak kullanırız duayı. Hem isteme arzumuzun olması, Rabb’imizin bize vermek istediğinin en açık kanıtı olmaktadır. Vermeyi istemeseydi, istemeyi verir miydi? ‘İsteyin’ diyen O, vereceğini vaad eden de O.
Dua’nın Gücü
Dua’nın tartışmaz bir kuvveti ve tesiri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Allah’a iletilen bir mesaj ve konuşma olarak da algılanabilmesinden dolayı koruyucu maneviyatı bir nevi kazanmakta mümkündür. Bu duruma delil olarak şu ayeti örnek olarak gösteririz. ‘ dua müminin silahıdır.’ Hem de öyle bir silahtır ki, kimse kimseyi vurup kırmıyor, kan akmıyor. Sadece manevi bir kalkan, bir kale oluşturuluyor. Bu kalkan ile kişi kendini dışarıdan gelebilecek her türlü kötülüğe karşı koruyor. Amerikalı doktorların yaptıkları araştırmalarda, kalp hastaları için kendilerinin haberi olmadan dua etmenin, hastanın sağlığı için faydalı olduğunu ortaya çıkardı. Hastalardan bazılarına, tedaviye ek olarak, stresten kurtulma ve ‘elle şifa’ seansları uygulanmıştır. Bunun yanı sıra çeşitli din adamları, bazı hastaların iyileşmeleri için de dua etmişlerdir. Bu durum ise duanın gücü için apaçık örnekler arasında yer almaktadır.