Uzun İlişkilerde Soğukluk? Uzun İlişkilerde Yaşanan Sorunlar?
İlişkilere Ne Oluyor? Günümüzün en büyük sorunlarından biri ilişkilerin geldiği son nokta. Yapılan araştırmalara göre dünyada yaşanan birliktelik ve evliliklerin % 80’i mutsuzluk, şiddet, ihanetle sonuçlanıyor. Geçmiş yıllara bakıldığında bu oranın çok daha az olduğu gözlemlenmiştir. Bir önceki kuşakların çok daha başarılı birliktelikler sürdürdükleri bir gerçektir. Peki ne oldu da ilişkiler bu noktaya geldi? Herkesin yanıt aradığı bu sorunun birçok yanıtı var.
İlişkide Sadakatsizlik
Yaşanan ilişkilerin en önemli problemi sadakatsizlik. O kadar ki bu kelime çoğu insan tarafından bilinmiyor yada hatırlanmıyor. Çoğu zaman da çok geri planda bırakılıyor. Yaşanan ilişkilerin %70’ i ihanet sonucu sona eriyor. Sadakatsizliğin altında yatan pek çok neden var. Mevcut ilişkiden sıkılmak, yeni heyecan arayışı, yeni deneyimler edinme, aşkı bulma isteği gibi. Ancak sadakatsizliğin en önemli nedenlerinden biri ihanetlerin teknoloji sayesinde daha hızlı ve kolay gerçekleştirilir hale gelmesidir.
Bilgisayar ve akıllı telefonların hayatların merkezine yerleştiği bu dönemde yeni insanlar tanımak için bir tuşa basmak yeterli. Bu da insanların ihanet etmelerine bir zemin hazırlıyor. Sadakat duyan bir kişi bile zaman zaman bu zeminden faydalanıyor. İhanetin adının geçtiği bir ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi mümkün olmuyor.
İlişkide Hızlı Tüketim
Her şeyin hızlı tüketilmesi gibi duygular da hızlı tüketiliyor. Çiftler aşklarını, sevgilerini bir çırpıda tüketiyorlar. Bunun en önemli nedeni hızlı yaşamak. Yani artık eskisi gibi her şey zamanında güzel mantığı geçerli değil. Çiftler birbirlerini tanıdıktan sonra hemen aşık oluyor, hemen sevdalanıyor. Bunların neticesinde hızlı yakınlaşmalar yaşanıyor. Çiftler zamana yayarak yaşamak yerine kısa bir süre içinde her şeyi yaşıyorlar. Evlilik yada birliktelikte yaşayacakları yeni hiçbir şey olmuyor. O ana kadar her şey tüketilmiş oluyor. İlişkide heyecan verecek yenilikler olmayınca insanlar ilişkilerinden daha çabuk sıkılıyorlar.
İlişkide Tahammülsüzlük
İnsanlar artık hiçbir şeye tahammül edemiyorlar. İş hayatı, ekonomik kaygılar, gelecek korkusu gibi faktörler insanların tahammül sınırlarını sonuna kadar zorluyor. Durum böyle olunca insanların birbirlerine olan tahammülleri azalarak yok oldu. İnsanlar birbirlerinin istek ve beklentilerine karşı tahammül göstermiyor. Oysa evlilik ya da birlikteliklerde tahammül en önemli hususlardan biri. Çiftlerin birbirlerine tahammül göstermeleri ilişkilerin yürümesini ve sağlam ayakta kalabilmesinin anahtarlarından biri. İnsanlar bundan yoksun kaldığında ilişkiler de mutsuzlukla sonuçlanıyor.
İlişkide İletişim Yokluğu
Genel olarak iletişim problemi yaşanıyor. İnsanlar birbirleriyle konuşmuyor, konuşmaktan kaçınıyor. Ne yazık ki bu sorun 7’den 70’ e her yaştan ve her kesimden insanları etkisi altına almış durumda. İletişim olmayınca çiftler birbirlerinin ne düşündüğünü, ne hissettiğini ya da ilişkiden ne beklediğini bilmiyor. Yani çiftlerin birbirlerinin his dünyalarından haberi olmuyor.
İletişimin olmadığı bir birliktelikte çiftlerin her biri daha yalnızlaşıyor. Boşluk duygusuna kapılıyor. İşte bu noktada çiftler birbirinden daha da uzaklaşıyor. Çoğu zaman kişiler bu yalnızlığı başka insanlarla doldurmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla iletişim yoksunluğu ilişkilerin bitiş sebebi oluyor.
İlişkide Ne Yapmalı?
Ne yapmalı sorusu oldukça zor bir soru. Uzman psikloglar, aile terapistleri ilişkileri onarmak, insanların mutlu bir ilişki yaşamalarını sağlamak için çaba gösteriyorlar. Ancak bu çabaların işe yaraması için insanların iyileşmeyi istemesi gerekir. Bir çiftin iyileşmesi neyi değiştirir? Çok şeyi. Bir insanın doğru adımları partnerini de doğru adım atmaya yöneltir. Çiftlerin mutlu ve sağlıklı bir ilişki yürütmeleri çocuklarını o ailede sağlıklı bir birey olarak yetiştirmelerini sağlar. Yetişen o bireyler de mutlu ilişkiler yaşar ve yaşatırlar. Böyle böyle toplumda mutlu birliktelik ve evlilikler görmek mümkün olur. Bu sayede toplumda sevmek, güven, sadakat gibi kelimeler yeniden anlam kazanır.