Erteleme Hastalığı Nasıl Yenilir? Erteleme Hastalığı Sebepleri?
Ertelemeye Son
Hayatın yoğun temposu sırasında o kadar çok şeyi sıraya koymaya ve tamamlamaya çalışırız ki neredeyse yapılan her iş yarım yamalak olur. Nedense bir türlü işler yoluna girmez. Bu yüzden sürekli gergin, sinirli ve meşgul oluruz. Bu kadar çalışmamıza, uğraşmamıza rağmen bir türlü işler bitmez. Hatta daha da fazlası…
İşler sanki iyice birbirine girer ve ertelenmek üzere yarım bırakılır. Ertelenen her iş duygusal dünyada bir yük olup, asılı kalır. Kimi zaman zihnin bir yerinde, kimi zaman gönlün geniş bir yerinde tamamlanmayan işlerin muhakemesi devam eder. İşte bu yüzden yattığımızda dinlenemeyiz, işte bu yüzden başka şeylerle ilgilensek de zihnimizi dağıtamayız. Peki, ne olacak, nasıl tamam olacağız ve günün sonunda dinlenebileceğiz? İşe ilk önce yapacakları sıraya koymakla başlayacağız.
Sıraya Koy, İçinden Seç
İşleri sıraya koyarak erteleme alışkanlığının ilk barajını düzenlemeye çalışmalıyız. Bunun için önce günlük olarak yapılacak işler ve genel olarak yapılacak işler olarak iki ayrı liste hazırlamalıyız. Sonra bu listelerden sadece bir tanesini hayatımıza kazandırmalıyız. Hepsini değil, sadece bir tanesini. Mesela ders çalışma alışkanlığı kazanmak istiyoruz veya dil öğreniyoruz ve her gün tekrar yapmamız gerekiyor. Öyleyse her gün sadece bunun üstüne gidin.
Bir yandan ders çalışma, bir yandan kitap okuma, bir yandan spor, bir yandan başka bir hedefe odaklanmak zihni yorar ve bu sefer yapmanız gereken her şeyi yeniden ertelemeye başlarsınız. Bunu yapmayın. Listenize dikkatlice bakın ve öncelik sıralamanızı doğru yapın. Önceliğinize karar verin. Bu bile sizin için ne kadar zor değil mi? Hepsini yapmak isteyen nefsinize dur deyin. Çünkü önünüzde uzun bir zaman var. Unutmayın alışkanlıklar kolay kolay değişmez. Seçtiğiniz konu ile ilgili 6 ay boyunca dikkatle ve şefkatle çalışacağınız bir yola giriyoruz. Bu 6 ay boyunca sadece tek bir özel ve tek bir genel alışkanlık kazanacağız. Fazla değil. Ders çalışacağız ve yemekten sonra bulaşıkları biriktirmeyeceğiz. Hepsi bu.
Engellerle Yüzleş
Artık seçimimizi yaptık. Hiçbir seçim kolay olmuyor, bunu aklımızdan çıkarmayalım. Bir şeyi seçmek diğerlerinden vazgeçmek anlamına geliyor. Bu size ne hissettiriyorsa buna odaklanmaya başlayın. Neden bir türlü ders çalışmaya başlayamıyorsunuz, işe başlayana kadar neden her türlü oyalanma hareketi ile zaman dolduruyorsunuz bunu çözmeye çalışın. Şimdi bir dedektif gibi duygularınızın izini sürün. Mesela ders çalışmanın zor geldiği bir anda çalışma masanızın başına geçin ve kitabınızı açın. Bunu yaparken duygularınıza odaklanın. Bu size ne hissettiriyor, içinizde yükselen duyguya odaklanın bu duyguyu tanıyın. Çünkü bu duygu alışkanlığınızın dönüşümünde belirleyici olacak. İçiniz mi daralıyor, sıkılıyor, nefesiniz mi kesiliyor?
Bütün bu duygularla yüzleşin. Bunlar sizin engelleriniz. Her gün bu duyguyla selamlaşın ve sonra ders çalışmaya başlayın. O daralma duygusunun farkına vararak, o hissi bastırmadan ders çalışın. Ama o duygunun size yaptırmak istediği diğer konulardan uzak durun. Örneğin dersi bırakıp kahve koymanızı mı istiyor, vazgeçmenizi ve bir arkadaşınızı aramanız gerektiğini mi iddia ediyor, hiç birine karşılık vermeyin, sadece ne kadar ileri gideceğini izleyin. Bu yaptığımız şey erteleme alışkanlığınızın duygusal direnci ile yüzleşmektir. Bunu yapmadan sadece her gün aynı şeyi yapıyor olmak bize alışkanlık kazandırmaz. İnsan yaratılışı itibariyle duygusal bir varlıktır. Duygularını katmadan alışkanlık kazanamaz. İşte bu aşamada duygularınızla bu direncinizi tanımalısınız.
Anlayışlı Ol
Erteleme alışkanlığının ilk iki aşamasında seçimimizi yaptık ve duygusal olarak rahatsızlığımızın farkına vardık. Şimdi kendimizi motive edeceğimiz bir konuşmaya ihtiyacımız var. Çünkü bu motive edici konuşmayı hep başkalarından bekledik. Onlar olmadığında ise kendi iç sesimiz bizi hep başka şeylere yöneltti, onu yönetemedik. Bu yüzden artık bunu yapmıyoruz. Motivasyonu kendimiz oluşturuyoruz. Bunu da şefkatle yapıyoruz. Kendinize diğer işleri ertelediğinizi ve bunu bilerek isteyerek ertelediğinizi hatırlatın. Hatta bunu sesli söyleyin.
“Diğer işleri seçmedim, bunu seçtim” diyerek içinizden gelen seslere cevap verin. Bunu yaparken kendinize kızıp öfkelenerek değil, kararlı olduğunuzu kendinize şefkatle hatırlatarak yapın. Çünkü bunu yapmazsanız içinizde konuşan ses sizi esir alır. “Şimdi bununla uğraşacağına şunu yapmalıydın”, “Önceliğin yanlıştı bunu değiştirmelisin” … Bu bitmeyen iç sesler, sizin nefsinizin engelleridir. Sizin sürekli ertelemek alışkanlığınızın başkahramanları, işte bu seslerdir. Yapmanız gereken onları duymazdan gelmek değildir. Hatta bastırmak ve susturmak da değildir. O seslerle yüzleşmelisiniz. Kendinize isminizi söyleyerek “anlıyorum seni” diyerek motive edin, yeniden isminizi söyleyerek “zorlanmanı anlıyorum, bu çok normal” diye karşılık verin. Onu sıkıştırıp zorlamayacağınızı söyleyin. Yapabileceği kadar yapmasının yeterli olacağını anlatın.
Hedefler Verip Cezaya Dönüştürme
Hedefler her zaman masum değildir. Bizi zorlar ve ulaşamadığımızda bizi hayal kırıklığına uğratarak kendimize olan saygımızı yitirmemize neden olur. Bunu yıllarca ceza ve ödül vererek eğitilmemizin bir sonucu olarak görebilirsiniz. Bu yanlıştı çünkü duygusal dünyada bizi yıkıma uğrattı. Başarı, hedeflere ulaşmak olarak görüldü. Ancak asıl hedef, alışkanlık kazandırmak olmalıydı. Hedefimiz sınavı kazanmak, ders geçmek değil, ders çalışma alışkanlığı kazanmak olsaydı şu anda çok daha fazla sınavı kazanmış olurduk zaten. Çünkü başarı kazanmak bir alışkanlığın doğal sonucudur. Odak noktamız alışkanlığı keyifli hale getirmek olmalıdır. O yüzden erteleme alışkanlığınızdan kurtulmaya çalışırken kendinize hedefler koymayın. Süreler vermeyin. Bitiremediğinizde, hedefe ulaşamadığınızda kendinizi başarısız hissedeceğiniz hiçbir sınırlandırma yapmayın. Tam tersi “bugün de kendini aştın, iyi gidiyorsun” gibi cümlelerle kendinizi tebrik edin.
Son olarak tekrar etmek gerekirse erteleme alışkanlığından kurtulmanız için yalnızca bir konuya odaklanmanız, duygusal engellerinizi fark etmeniz, kendinize şefkat göstererek anlayışla konuşmanız ve sürece odaklanarak alışkanlık kazanmanın keyfini çıkarmanız gerekiyor. Altı aylık bir sürece yaydığınız bu dönemi, kendinizi motive edecek şekilde planlamayı ihmal etmeyin.