Rol Model Olmak? Rol Model ne Demek? Rol Model Örnekleri?



Rol Model olmak olumlu örneklerle ifade edilir. Olumsuz anlamda rol model olmak yanlış bir kullanımdır. İyi örnekler başkaları tarafından taklit edilerek bu güzellik toplumun tamamına yayılır.


Arkadaşlar Lütfen Destek İçin Sitemizi Paylaşırmısınız...


Rol Model Olmak? Rol Model ne Demek? Rol Model Örnekleri?

Rol Model Olmak Nedir?

Bir insanın davranışlarıyla, başarı ve güzel örnekleriyle, yaşam tarzıyla bir başkasına örnek olma durumuna rol model olmak denir. Bu örnek kişilik toplum tarafından benimsenmeli, hal ve hareketleri olumlu anlamda örnek gösteriliyor olmalı. Öyle zannedildiği gibi sık sık gündeme gelen, adı sanatçı ancak davranışları ve sözleriyle hiç rol model olmayan kişilerden bahsetmiyoruz.

Rol Model Olarak Usta-Çırak, Öğretmen-Öğrenci İlişkisi Nasıl Olur?

Bu yöntem hayatın her alanında kullanılır. Çırak ustasını rol model alır. Onun iş yapışı, dükkâna gelenlerle olan iletişimi, kişisel davranışları, ticari ahlakı veya ahlaksızlığı öylece çırağını yönlendirir. Sürekli birlikte olduğu ustasının huyunu suyunu alır ve o da başkaları üzerinde uygulamaya koyar.

Bir öğretmenin öğrencilerine, haftanın ilk dersinde o hafta okuduğu kitap hakkında bilgi verdiğini düşünelim. Kitabı öğrencilere göstererek kitap hakkında bilgi verirse çok daha sağlıklı olacağını hepimiz anlar ve kabul ederiz. Kitabın kapağı hakkında yorum yapılabilir. Kitap kapağının üzerindeki renkler, kitabın ismi ve içeriği hakkında bilgi verilebilir. Bütün bunları yapması öğrencilerin zihninde iyi bir rol model örneği oluşturacaktır.

İyi Bir Rol Model Nasıl Olmalıdır?

Öğrencinin aklında en azından kitabın adı, yazarı ve kapağı kalır. Aynı kitabı bir yerde gördüğü zaman “Öğretmenimiz bize bu kitabı anlatmıştı, hatırladım. Bu kitap güzeldir deyip hiç düşünmeden alabilir. İşte bu da rol model olmanın somut olarak öğrenci üzerindeki etkisidir.

Öğretmenimiz bize sürekli “okuyun” deyip duruyor. Acaba kendisi okuyor mu? Sorusunu kesinlikle öğrencinin düşünmemesini sağlamalıyız. Okuyan öğretmenin okuyan öğrencileri olacaktır. Aynı şekilde okuyan velilerin de okuyan çocukları olacaktır. Rol model olmak satırdan, sadıra geçerse anlamlı olur. Yoksa laftan öteye geçmez.

Bir İnsan Kırk Günde Rol Model Olabilir mi?

Bir insana kırk gün deli dersen deli olurmuş. Tıpkı bunun gibi bir öğretmen her hafta öğrencilere kitap tanıtırsa kendi okuduğunu somut olarak ifade ederse öğrenciler de mutlaka okumaya başlayacaktır. En azından o sınıfta bir kişi bu güzel davranışı zihninde olgunlaştıracak ve hayatına yansıtacaktır.

Öğrenci, öğretmenin dediklerinden ziyade; yaptıklarını yapar. Bu eğitim alanında böyle olduğu gibi hayatın diğer alanlarında da böyledir. Öğrenci, öğretmenin haliyle hâllenir. Anne babasının davranışlarını olduğu gibi sergiler.

Öğrencinin hayatında öğretmen, anne baba, yakın akrabalardan bazıları önemli yer tutar. Yani hepsi de rol model görevini olumlu ya da olumsuz üstlenirler. Rol model olmakla ilgili şöyle bir hikâye vardır. Konuyu çok güzel özetler aslında.

Rol Model Olan ve Kırk Gün Bekleyen İmamın Hali

Çocuğun birisi, bal hastasıymış. Yatar, kalkar gezer dolaşır sürekli bal istermiş. Anne baba da yavrularının bu bal sevgisini, önleyebilmek için aramadık çare bırakmamışlar. Doktorlara, aktarlara, bilge kişilerin birçoğuna gitmişler, bazı tedbirler uygulamışlar, ancak nafile.

Çocuk yine aynı. Sürekli bal diye söylenip dururmuş. En sonunda demişler ki, sen bu çocuğu İmamı Azam Ebu Hanife hazretlerine bir götür. Bir de ona sor. Aile çaresiz olunca hemen kabul etmişler ve imama gitmişler. İmamı Azam Ebu Hanife, çocuğu karşısına alıp dönmüş anne babasına ve demiş ki, “Gidin, kırk gün sonra yanıma gelin!” demiş.

Anne baba buna bir anlam veremese de geri dönmüşler ve kırk gün geçtikten sonra, tekrar gelmişler. İmamı Azam Ebu Hanife hazretleri şöyle dikkatlice çocuğa bakmış ve iki eliyle çocuğun yanaklarını okşayıp şöyle demiş çocuğa,

“Bundan sonra bal yeme, evladım!”

Hepsi bu! Anne baba yine şaşkın tabi. Öyle ya kırk gün boyunca bunun için mi bekledirler. İmamı Azam Ebu Hanife, bu sözü söylemek için tam kırk gün neden bekledi acaba? Bunu düşüne düşüne dönmüşler evlerine. A, o da ne! sürekli bal isteyen çocuk artık bal mal istemiyor.  Ağzına bal sürmüyor. Merak etmişler bunun sebebini ve İmamı Azam Ebu Hanife’nin huzuruna tekrar çıkmışlar ve sormuşlar.

Ya İmam ne dir bunun hikmeti?

Tebessüm ederek cevap vermiş İmamı Azam Ebu Hanife hazretleri de,

Niye kırk gün bekledim. Çünkü kırk gün önce ben de bal yiyordum. Bal yiyen birisinin bir başkasına bal yeme demesinin hiçbir etkisi olmazdı. Ben de bal yemeyi kestim. Önce kendi nefsimde denedim, bal yememeyi. Kendim başarınca, sözü söyleme gücünü buldum. Söyledim o da evladınıza tesri etti.


Blog Forum

5445 Blog Yazdı...

Yorumlar